Kül Komşudan Olsun Da...
Komşu komşunun külüne muhtaçtır, der atalarımız. Komşu, bulunduğumuz ve barındığımız mesken çerçevesinde bize yakın veya uzak ancak bir küme halindeki mesken bölgemizin üyesi şeklinde tanımlanabilmektedir. Yani komşu demek bulunduğumuz çevreye dâhil olan demektir. Muhtaçlık ise lazım gelen herhangi bir şeyin bulunmaması ancak başkasında bulunması halinde ondan yardım istenmesi denebilir. Veya genel olarak gereksinim duymak ile özetlenebilir.
Komşuluk her bir fert için önemli müessesedir. Çünkü en başta bireyleri bulunduğu konum itibariyle yalnızlık tehlikesinden kurtarır. Hiç bilmediğimiz bir yere taşınırsak mesela yer yurt bilmezsek ve de taşındığımız bu mekânda yalnızca biz olursak ne olur, hiç düşündük mü? Hadi yalnızlığın insan üzerindeki olumsuz psikolojik etkilerini geçtim ama düşünelim bir ya bir şey lazım olursa? Herhangi bir şey mesela. Diyelim ki hava güzel ve bu güzel havayı fırsat bilerek mangal yapma fikri aklımızda cereyan etti. Her şeyi hazır ederek güzel bir mangal keyfi yapmayı hayal ediyoruz ancak bir şey eksiktir hem de çok önemli bir şey: mangalı kolay tutuşturmak için birazcık köz. Basit ama zor bulunan bir şeydir ve de olmazsa olmaz niteliktedir. Ancak bir de baktık ki bir komşumuz da o güzel havayı fırsat bilerek mangal yapmış, işi bitmiş ve de ateşi söndürmek üzeredir. Tam o esnada komşumuza dur diyerek ondan ihtiyacımız kadar közümüzü alabiliriz. Bu anlattığım misale dayalı olarak “komşu komşunun külüne muhtaçtır.” atasözünü de pekiştirmekteyiz. Bunlarla beraber birçok düşünür, yüksek yerlere gelmiş büyük insanlar vs. de bu atasözümüze müteakiben birbirinden değerli deyişlerle konunun önemini bir kere daha vurgulamışlardır. Bunların en başında “Evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin.” şeklindeki kutlu beyan hepimizce çokça bilinmektedir. Bunlarla beraber Thomas Fuller’in “Arkadaşsız ederiz; ama komşusuz edemeyiz.” demesi de bu görüşümüzü ispatlar nitelikte.
Komşu deyip geçmemek lazım. Komşuluk demek önem arz eden birçok şartı kabullenmiş olarak vazifeye buyrulmak demektir. Birçok nitelikle beraber hareket etmek gerekmektedir komşuluk vazifemizi yerine getirmek için. Bununla beraber dikkat etmemiz gereken hususlar elbette ki mevcut. Bunlar:
a) İyi komşu kendi hakkıyla beraber komşusunun da hakkını gözeten ve daima komşusuna güler yüzle yaklaşanlara verilen bir unvan niteliğindedir. Bu nitelikleri taşıyanlara daima iyi komşu denir.
b) İyi komşu yardım etmekten çekinmez ve sürekli yardıma meyillidir. Bununla beraber bir önceki maddede belirttiğimiz gibi güler yüzlü, açık sözlü, tatlı dilli ve karşısındaki kırmayacak kadar nazik, kibar tavırlar sergileyen birisidir iyi komşu.
c) Kötü komşu ben duygusuyla hareket eden ve çevresinde o kadar insan olmasına rağmen sadece kendisini düşünebilen insanlara denmektedir. Ayrıca ileriye gidip de kinci duygularla hareket edip bunları eyleme dönüştürenlere de aynı tanım uygulanabilmektedir.
d) İyi bir komşu kendisine atfedilen vasıfları bir kenara bırakıp da az önce zikrettiğimiz vasıfları üzerine alırsa kötü komşu safına geçmiş olur. Bundan dolayı bu hususu dikkate alarak hareket etmelidir ki kötü komşu safında yer almasın.
şeklinde sıralanabilir. Bu belirttiğimiz meseleler komşuluk için önem arz eden maddelerin bazılarıdır.
Sonuç olarak, komşusuz kalmak bireyler için büyük felaketleri beraberinde getirir ki bunların en başında yalnızlık belası gelmektedir diyebiliriz. Bizler bunu mutlak suretle benimsemeliyiz ki bu tehlikeyle karşılaşmayalım. Zaten bu felaket başımızda yoktur ama komşuluk hakkımızı bilerek yaşamalıyız. Onlara karşı az önce bahsettiğimiz ‘iyi komşu’ vasfıyla yaklaşmalıyız.