MEVLİD-İ NEBİ
Hz. İbrahim (a.s) Kâbe-i Muazzama’yı inşası sırasında nesli için yaptığı duanın devamında şöyle bir temennide bulunur: “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."(Bakara 129)
Hz. İbrahim’in bu duası asırlar sonra kabul olmuş, onun muhterem oğlu İsmail (a.s)’ın neslinden son elçi Hz. Muhammad (s.a.v) Mekke-i Mükerreme’de dünyayı şereflendirerek bütün insanlığa rahmet olarak gönderilmiştir. Zira Hz. Peygamber’in yirmi birinci atası olan Adnan Hz. İsmail’in soyundan gelir.
Duasında kendi neslinden peygamber çıkarılmasını isteyen Halilurrahman, O’nun görevlerine ve işlevine de işaret etmektedir. Gelecek olan elçi, Müslüman ümmeti toplasın, onlara önder ve örnek olsun, senin ayetlerini okusun, hikmeti yani kitabın pratiği olan sünneti öğretsin ve böylece onları küfürden, şirkten, cehaletten arındırsın. Edep ve hayâyı öğretsin, rezillikleri ortadan kaldırsın. Kadınları paryalıktan, kız evlatlarını diri diri gömülmekten kurtarsın, insana onur ve şerefini iade etsin. Cahiliyenin gasp ettiği insani ve ahlaki değerleri yerine oturtsun.
Nitekim Hz. Peygamber de kendisini ifade buyurduğu ve pek çok müfessirin kaydettiği bir hadiste, büyük atası Hz.İbrahim’in bu duasına işaret etmişlerdir, “Ben atam İbrâhim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annemin rüyasıyım” buyurmuşlardır (Müsned, IV, 127, 128).İbrahim’in duasından maksat yukarıda mealini yazdığımız Bakara suresi 129. Ayetidir. Bu sebeple biz müminler, “Allâhümme salli” ve “Allâhümme bârik” dualarında, Hz. Peygamber’le birlikte Hz. İbrahim’i de saygıyla anmayı dinî bir ilke haline getirmişiz.
İsa’nın müjdesinden maksat da Hz. İsa’nın İsrâiloğulları’na hitaben, “Ey İsrâiloğulları! Bilin ki benden sonra gelecek Ahmed isimli elçiyi müjdelemek üzere size Allah tarafından gönderilmiş elçiyim”mealindeki ifadesini nakleden Saf sûresinin 6. âyetidir. Âyette belirtildiği üzere Hz. İsa kendisinden sonra gelecek elçinin adının Ahmed olduğunu haber vermişti. Zira Hz. Muhammed’in diğer bir adı da Ahmed’dir.
Sen, Ahmed ü Mahmud u Muhammed’sin Efendim,
Hak’tan bize Sultan-ı Müeyyedsin Efendim. (Şeyh Galib)
Hz. İsa (a.s)’ın bu müjdesi sebebiyle İsrâiloğulları gelecek olan peygamberi hararetle beklediler. Fakat bekledikleri peygamber kendi kavimlerinden çıkmayınca türlü iftira ve bahanelerle ona karşı çıktılar. Zira kâinata bir nûr olarak gönderilen Rasulü’s-sakaleyn miladi 571 yılında, Fil olayından elli gün sonra Mekke’de Arapların içinden seçilmiş olarak dünyayı şereflendirdiler. İşte İsrailoğullarının tüm hasedinin temelinde bu vardır.
Yüce Elçi, tüm âleme rahmet olarak gönderildi. Bunun ilk işaretleri, daha dünyaya gelmeden belirmişti. Daha ana rahminde iken tevhidin sembolü Kâbe-i Muazzam’a, Ebrehe ordusunun saldırısından kurtarılmıştı. O’nun doğduğu gece ise Kâbe’nin içinde bulunan sayıları, her güne bir put şeklinde,üç yüz altmış putun hepsi yerlerinden kayarak yüz üstü yerlere serilmiş, paramparça olmuşlardı. Doğumu esnasında bir nûr zuhur etmişti. Doğu ve batıyı; tüm yeryüzünü büyük bir aydınlık kaplamıştı. İran’ın başkenti Medayin o gece büyük bir gürültüyle uyanmış; Kisrâ’nın sarayı sarsılmış ve sarayı çevreleyen kalenin muhkem burçlarından tam on dört tanesi büyük bir gürültüyle yıkılmıştı. Yine Mecusilerin bin yıldan beri sönmeden yanan kutsal ateşleri o gece sönüvermişti.
Âleme rahmet, insanlığın umudu, müminlerin sevgilisi Kutlu Nabi (s.a.v)’in dünyayı teşriflerinin bir yıldönümüne daha ulaşmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyoruz. Hiç şüphesiz O bizim kılavuzumuz, biricik önderimiz ve eşsiz liderimizdir. Sevgimizin en pak ve yücesine layıktır. Onu sevmek Allah’ın emridir. Ona itaat, Allah’a itaattir. Ona kalpte bağlanmak ve Onu her şeyden daha çok sevmek gerçek imanın ayrılmaz bir gereğidir. Allah’a giden yol Ona tabi olmaktan geçer. O Allah’ın iltifat, yardım, rahmet, elçi ve şerefine nail olmuş, meleklerin dua, tebrik ve övgülerini kazanmıştır. Çünkü O, arzusundan konuşmazdı; söyledikleri ya vahiy kaynaklı yada vahiy kontrolündeydi.
Allah, O’nu rahmet olarak gönderdi. Bu rahmetle,Mevlid’i ile sevinmek, insanları sevindirmek, o sevgiyle, Onun getirdiği değerlere sahip çıkmak her şeyden daha değerlidir. (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107) “De ki: “Ancak Allah'ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” (Yunus, 58)
Salât ve Selamların en güzeli senin üzerine olsun ey Allah Rasulü! Ey Nebiler silsilesinin hatemu’l-enbiyası, Seyyidü’l-kevneyn, Rasûlû’s-sekaleyn, İmâmü’l-harameyn, Ceddü’l-hasaneyn, Muhammed Mustafa (s.a.v) bizleri sana ümmet kılan Rabbimize sonsun hamd olsun. Ey Fahr-i Kâinat, Server-i Enbiya, Seyyidu’l-mürselin, bir kul olarak, bir evlat, bir eş, bir baba, bir arkadaş, bir komşu, bir yönetici olarak seni örnek ve önder edinenlere ne mutlu! Senin evrensel mesajına sahip çıkanlara, iman ve ibadet hayatını rehber edinenlere, insanlığa takdim ettiğin ilkelere sahip çıkanlara ne mutlu! Salat ü selam, tahiyyat u ikram, en güzel ihtiram ve en samimi dualarımız sana, al ü ashabına ve etbaına olsun!
Efendimiz’in muazzez doğumu, Müslümanlar olarak bizlere ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi dileğiyle, tüm halkımızın ve okuyucularımızın Mevlid-i Nebi haftasını kutlar, bütün insanlığa sevgi, huzur ve hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim. Vesselam…