TEVBE: AYDINLIKTIR
TEVBE: AYDINLIKTIR
Tevbe, kalpten pişman olmak, bağışlanma dilemek, günahtan uzaklaşmak ve bir daha günaha dönmemektir. Tevbe, öz eleştiri yapmaktır. Tevbe, kötü oluşundan dolayı günahı itiraf edip bırakmaktır, daha önce yaptıklarına pişman olmaktır, bir daha dönmemek üzere terk etmek ve hayırlı filler işlemektir. Tevbe, kişinin nefsini hesaba çekmesi, onunla hesaplaşması, sorgulaması, öğüt vermesi ve mücadele etmesidir. Tevbe, kulun işlediği utanç verici davranıştan nedamet duyarak bir daha ona dönmemeye azimli olması ve Allah’tan affını istemesidir. Günah ise, insanın kalbini ve vicdanını tırmalayan, başkasının haberdar olmasından rahatsız olunan şeydir.
Tevbe, özür dilemenin güzel şeklidir. Zira özür dileme, üç türlüdür. Birincisi, ben yapmadım, ikincisi, yaptım fakat şundan dolayı yaptım, üçüncüsü, yaptım fakat hata ettim bir daha yapmayacağıma söz veriyorum. İşte bu sonuncusu tevbedir ve tevbe ibadettir. Dini inanç ve ibadeti yeniden ihya etmenin ve Allah ile bozulan ilişkileri onarmanın yoludur.
Tevbe Allah’ın, kulunu yalnız bırakmadığının, ayağı kayınca ona kurtuluş yolunu gösterdiğinin kanıtıdır. Tevbe ve istiğfar böylesi durumlarda bir kurtuluş ve rahmet kapısıdır. Bunun için herhangi bir engel veya ön şart yoktur. Ancak her işin bir usul, adab ve yöntemi vardır. Tevbe de önemli bir iş ve ibadet olduğuna göre, onu da belli bir usul ve yöntem takip ederek yapmak gerekir.
Her tür günahtan tevbe etmek farzdır. İslam’ın hakiki bir kanunu olan tevbe ile kul, Allah’a yakın olur. Allah da çokça tevbe edenleri ve tertemiz olanları sever. Tevbe ile kul Allah’ın sevdiği iyi davranışlara dönüş yapar. Buna göre bu dönüşün dört aşaması vardır: Birincisi, göstermelik olmayan bir pişmanlık. Zira tevbenin özü pişmanlıktır. İkincisi, Allah’ın yasakladığı şeyleri derhal terk etmektir. Üçüncüsü, bir daha samimi olarak günaha dönmeme azmi bulunmalıdır. Kişi tüm pişmanlığına rağmen, terk etmeyerek günahına devam ederse, onun bu hali tevbe değil, anlık bir üzüntü olur. Zira “Günahtan tevbe etmek, günahı terk edip bir daha ona dönmemektir.” Dördüncüsü, haksızca ele geçirilmiş olanlar sahibine iade edilmelidir. Yani işlenmiş olan günah kul ile başka bir kul arasındaki ise bu durumda, karşılıklı helalleşmek gerekir. Başkalarının haklarına tecavüz edenler bundan tevbe ettiklerinde, önce o kişinin haklarını iade etmek suretiyle helallik almalıdırlar. Çünkü kul hakkının affedilmesi sadece kula aittir.
Tevbenin mükâfatı, Allah sevgisi, bağışlanma, kurtuluş ve cennettir. Tevbe konusunda Allah kulları arasında bir ayırım ve istisna yapmadığı gibi, günahları arasında da bir ayırım ve istisna yapmamıştır. Allah’ın affetmeyeceği bir günah ve günahının büyüklüğü sebebiyle tevbe kapısının yüzüne kapanacağı bir günahkâr yoktur. Allah’ın af ve mağfireti, büyük küçük tüm günahları kapsar.
Tevbe ederken insan istediği ifade ve sözcükleri seçebilir. Yeter ki içten ve samimi olsun. Ancak af ve pişmanlığını daha güzel ifadelerle yerine getirmek isteyenler, peygamberimizin kullandığı ifadelere bakması gerekir. İşte o ifadelerden birisi de seyyidu’l-istiğfar denilen ve O’nun dilinden dökülen şu dadır. “Allah’ım, benim Rabbim sensin, senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim söz üzereyim ve senin vaadine de güveniyorum. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınıyorum. Bana olan nimetini itiraf ediyorum. Günahlarımı da itiraf ediyorum. Günahlarımı bağışla, çünkü günahları senden başka bağışlayacak kimse yoktur.” (Buhari, Daavat, 2)
Seyyidu’l-istiğfar duası özlü sözün en güzel delillerinden birisidir. Zira bu duada Allah’ın rububiyetini ve ulûhiyetini ikrar vardır. Kulun ubudiyeti, vefayı, sığınmayı, şükrü, itirafı etmesi ve her şeyden sıyrılıp sadece Allah’a bağlanmayı talep etmesi vardır. Bundan dolayı bu istiğfar duası af dilemenin sultanı olan dua olarak ifade edilmiştir.
Tevbe, ibadettir ve sırf Allah için yapılır. Ancak her ibadetin maddi ve manevi pek çok hikmeti, amacı, faydası vardır. Tevbenin de faydasını şöyle özetlemek mümkündür. 1. Tevbe imanın olgunluğuna ve kişinin dininin güzelliğine işarettir. Günahın ardından tevbe ile Allah’ı hatırlayan kişi bu vesileyle imanını kuvvetlendirir. 2. Allah’ın rızasına ve sevgisine sebep olur. 3. Allah’ın merhametini celbeder. 4. İnsan, zayıf ve günah işlemeye meyillidir. En güzel şekilde yaratılmış olan insan, şeytan, zaafları ve çevresel etkilerle, bilerek veya bilmeyerek zaman zaman günaha sürüklenebilir. Bu durumda tevbe, bir rahmet kapısıdır. 5. Allah’ın, şirk dâhil tüm günahları bağışladığını bildirir. 6. Kul hakkını Allah affetmiyor. Bu da Müslüman’ın kanının, canının, malının, ırzının ve hakkının dokunulmazını ifade eder. 7. Allah kulunun kendisine dönmesinden, iletişim kurmasından razı ve hoşnut olur. Kul tevbe ile aslına ve fıtratına döner. 8. Kişi kulluk yolunda güç ve moral bulur. Kaybettiği değerleri yeniden kazanma fırsatı yakalar. İnanç ve yaşayışını yeniden ihya eder, bozulan kulluk ilişkisini onarma imkânı bulur. 9. Tevbe kapısı kıyamet saatinde güneşin batıdan doğuşuna dek açıktır. Fert için de can boğaza gelene kadar geçerlidir. Ancak ölümün zamanı belli değildir. Tevbe geciktirmemelidir. 10. Genel veya özel olsun tüm günahlardan tevbe etmek farzdır. 11. Günahlar karanlıktır, tevbe aydınlıktır. Vesselam…