Gençlik mi Nereye Gidiyor İnsanlık mı?
Gençlik mi Nereye Gidiyor İnsanlık mı?
Biz yetişkinlerin gençleri suçlama psikoloji bitmeyecek galiba? Ne zaman suçlu, olumsuz özelliklerde, gençleri görsek hemen şablon cümleyi yapıştırıyoruz; Gençlik nereye gidiyor?
Bu soru hemen hemen insanlık tarihiyle eş deger bir yaştadır. Daha önceki araştırmalarımda da buna benzer ifadeleri tarihin derinliklerinde görmüştüm. İki örneği paylaşarak konuya devam edelim.
“Bu günlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.(Aristo MÖ 350)
“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.(Heseiod MÖ 800)”
Sümer tabletlerinde ise “Bu gençlik nereye gidiyor?” şeklinde bir yaklaşım sergileniyor.
Suçlamak kolaycı bir yol değil mi?
Genç kimdir? Bu soruya ben; "Genç acemi duygu sürücüsüdür." şeklinde cevap veriyorum.
Acemi duygu sürücüsünün yol boyunca/büyüme sürecinde bir takım hatalar, kazalar yapması olası bir durumdur.
Düşünün arabayla gidiyorsunuz. Karşınızdan üzerinde "sürücü adayı" yazılı bir araba geliyor. Arabanın sağa sola savrulduğunu fark ediyorsunuz. Bu durumda ne yaparsınız? Biraz daha dikkat eder ve karşıdaki aracın sürücüsüne yol vermeye çalışırsınız. Bu yapmamız gereken sağ duyulu bir yaklaşımdır değil mi? Böyle yaparsak hem karşımızdaki sürücü adayının hem de bizim zarar görmemizi engellemiş oluruz.
Peki aksi durumda ne olur? Karşımızdaki sürücü adayının yani acemi sürücünün sağa sola kaymalarını kendimize yapılmış bir tavır veya hakaret olarak algılar ve biz de öyle davranırsak kaza yapmamız kaçınılmaz olmaz mı? İşte böyle durumda her iki tarafta zarar görecektir.
Yazımın birinci bölümünü gençliğin ne olduğunu paylaşarak tamamlamaya çalışacağım. Genci acemi duygu sürücüsü olarak değerlendirdikten sonra onun yetişme ortamının, çevresinin, ailesinin onun kişiliğinin şekillenmesinde ne kadar önemli olduğuna bir vurguyla devam edelim.
Peygamberimizin (sav) bu hususta veciz bir ifadesi vardır; Çocuklar fıtrat üzere doğar. Onları anne babaları Hıristiyan, Yahudi ve Mecusi yapar." (Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2 /Müslim, Kader, 22)
O halde gençlikle ilgili bir değerlendirme yaparken yetişkinleri teğet geçmemek gerekmektedir. Gençlik nereye gidiyor sorusunun cevabı benim görüşüme göre yetişkinlerin gittiği yeredir. Çünkü genç yetişkinlerin dünyasının aynasıdır
Victor Hugo ise bir idam mahkumunun son günü adlı eserinde idama mahkum olan birinin çocukluk yetiştiği ortamı, anne babasının yaklaşımı'nı eke alarak onların da bu suça ortak olduklarına vurgu yapmaktadır.
Gençliği acemi duygu sürücüsü olarak değerlendirdikten sonra Aristo'nun hir sözüyle karşılaştım. Aristo genci yengeç olarak tanımlamaktadır.
"Ne yaparsan yap genç yengeçtir doğru yürüyemez." Aristoteles
O halde ona kızmaktansa onu anlamaya ve yol göstermeye çalışmak yetişkinlerin en önemli sorumluluğudur.
Sözde ehliyetli duygu ve davranış sürücüsü olan yetişkinlerin yaptığı hatalar gençliğin büyük ve telafisi mümkün olmayan kazalar yapmasına neden olacaktır. Fransız politik düşünür olan Montesguieu bu konuyla ilgili şöyle bir tespitte bulunmaktadır.
"Milletin genç unsurları bozuk olmaz. O ancak yetişkin adamlar bozulduğu zaman bozulur."
Bu yaklaşım aslında insanın ve toplumun fıtratına müdahale eden yetişkinlerin daha çok kazanma hırsına işaret etmektedır. Parayı, makamı, şöhreti, bencilliği, daha çok kazanmayı, kazanmak uğruna en yakınları bile feda etmeyi putlaştıran yetişkinlerin dünyasında gençlik sadece bir avdır.
Genç, çağdaş tanrılara sunulan bir kurbandır.
Bunun için gençliği suçlamaktan, yargılamaktan vazgeçip onu anlamaya, rehberlik yapmaya ve acemi duygu sürücülüğünden kaynaklanan hatalarına karşı yol gösterici sorumluluğunu taşımalıyız. Çünkü B. Franklin'in yapmış olduğu yerinde tespitle "Gençliği anlayamadığımız an dünyadaki işimiz bitmiş demektir." Niçin gençlik bu kadar önemli? Bu sorunun cevabını inşallah haftaya paylaşalım.
Seyit Ahmet Uzun