Gençlik Nereye Gidiyor !
Hani hep "Utanmaz Kalem" dedik, "Utanmaz Kalem" diye başlık attık ya, "Kalem de Utanır" "Kalem de Sıkılırmış"
Affınıza sığınarak bu hafta yazacaklarımı ve söyleyeceklerimi utanarak dile getirmek istiyorum.
O mis gibi, pırlanta gibi, pırıl pırıl gençler, geleceğimizin teminatı, yarının Anne ve Babaları gençlerimiz başta olmak üzere İlçemiz Yetkilileri, Kamu Kurum ve Kuruluşları, Oda Başkanları, Mahalle Muhtar adayları ve Mahalle Muhtarları, Mahalle Bekçileri ve Anne ve Babalara sesleniyorum.
Alkol ve madde bağımlılığı, son günlerde karşılaştığımız en büyük tehlikelerden hatta dertlerden birisi oldu, özellikle gençlerimiz için devasa bir yükselişe geçti.
Sessizliğe bakılırsa, sanki ve ortalık güllük gülüstanlık, her sey çok doğal, gayet normalmiş gibi bir izlenim var.Ne yazık ki çevremizde bu kadar olan biteni bir dizi film, bir sinema filmi izler gibi izlemeye, bir şarkı, bir türkü dinler gibi dinlemeye, kulağımızın pasını gidermeye başladık.
Meydan bu kadar boş mu kaldı ki, birileri para kazanmak için, dışarıdan ilçemize uyuşturucu madde her neyse gönderecek, buradan birileri teslim alacak ve yine para için gençleri zehirleyecek, göz yumacak ve acımayacak ve kimse kimseye merhamet etmeyecek.
Oysa ne demişti Peygamberimiz Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, iyiliği emretmenin ve kِötülüğü yasaklamanın üç mertebesi bulunduğunu şِöyle açıklamıştı:
“Sizden herhangi biriniz bir kِötülük gِördüğünde onu eliyle değiştirsin. Eğer buna güç yetiremez se diliyle değiştirsin. Buna da güç yetiremez se kalbiyle (buğz etsin). Bu ise imanın en zayıf mertebesidir.
Madde bağımlılığı büyük bir dert, Devletimiz başta olmak üzere tüm Kamu Kurumlarımız, giderek artan bu derde karşı yoğun bir çaba içinde. Ancak kamunun dışında, sivil alanda da konuyla yakından ilgilenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her şeyi Devlet'ten beklememiz gerektiğine vurgu yapacak olursak, sokakta duran Çöp Konteynırına çöpü dökmez, sokağa dökersek, belediye işçisinin ne suçu olabilir ki. Parklarda, orada burada Kamu mallarına zarar verirsek, zarar verene göz yumarsak, yetkilileri suçlamaya hakkımız var mı.
Hepimiz şapkamızı çıkaralım, hepimiz elimizi taşın altına sokalım, hepimiz düşünelim ve hepimiz; "Bana Değmeyen Yılan Bin Yıl Yaşasın" demekten vazgeçelim. O yılan döner dolanır, önce elimize yapışır, sonra ayağımıza dolanır, en sonunda tepemize çıkar boynumuza dolanır.
O yılan bin yıl değil kara yere yaşasın, pis ve haram para uğruna miss gibi gençlerimiz zehirleniyor, gençlerimiz bir bir elden gidiyor, gençlerimiz ölüyor, öldürülüyor.
Bzim derdimiz gençlerimiz, siz hâlâ zehirli Yılan derdindesiniz.
Daha kaç yuva dağılacak, daha kaç cinayet işlenecek, daha kaç kişi intihar edecek te yaşamına son verecek.