AİLEDE MUTLULUĞUN SIRRI 7 S

AİLEDE MUTLULUĞUN SIRRI 7 S

AİLEDE MUTLULUĞUN SIRRI 7 S

Mutluluk, huzur, güven ve sır gibi kelimeler kulağımıza sanki sihirli sözcüklermiş gibi gelmekte. Evet sihirli bir dünyadır mutluluğun yaşandığı evler. Herkesin gıpta ettiğinden dolayı aynı zamanda kıskanılan bir dünyadır da. Bunun için de birçok tuzaklar, oyunlar, entrikalarla bu sihirli dünyaya son verilmeye çalışılır. 

Bazen gelin, kaynana, görümce, elti, komşu, arkadaş, baldız, kayın, kayınbaba vs. olur bu mutluluğu yok etmeye çalışan ihanet şebekesinin şer odakları, bazen insanın kendisi ve duyguları olur.

Evet mutluluğun ilk dersi ve en önemli notu, eşler asla birbirini dinlemeden, anlamadan, sorumluluk bilincinden uzaklaşmadan başkasının sözleriyle birbirini yargılamamalı ve kırmamaıdır. 

Evliliği nasıl tanımlayabiliriz? Sorumluluk ahdiyle bir arada yaşama sanatıdır. Bu sanat ilk önce iki sorumlu bireyin tek yastıkta farklı duyguları yaşayabilme yeteneğiyle gerçekleşir. Yani bireyler evililikle birbirinin kölesi değil, birbirinin tamamlayıcısı olacaktır. Burada şu notu düşmekte yarar vardır; Sorumluluk duygusunun kaybedildiği bütün ailelerde sorunlu bireylerin oluşması kaçınılmazdır. 

Bu noktada olayı daha karmaşık hale getiren özellik ise, kişilerin sorumsuzluklarının farkında olmayışlarıdır. 

Tabi biz böylece ailede mutluluğun ilk sırrını da paylaşmış oluyoruz: SORUMLULUK. 

Bu konuya kısa girişten sonra evlilikle ilgili şu sihirli sırrı sizinle paylaşmak isterim. 

Sevgi evlilikten önce ruhları aile olmaya hazırlayan bir duygu iken evlilikten sonra onu ayakta tutacak en sağlam sütun SORUMLULUKTUR.

Yani cümleyi şöyle açıklayayım; Sorumluluğun kaybolduğu bir ailede sevginin nefes alacak yeri yoktur.  

Sorumsuz bireyin sevgisinden bahsedilemez. Ve sorumsuz davranışlarıyla ailenin temeline huzursuzluk dinamitini yerleştirmiş olur. 

Sorumluluk konusunu inşallah haftaya işleyeceğiz. Şimdi kısaca mutluluğun sırrı olan diğer S'lere geçelim.

Sorumluluktan sonra mutluluğun en önemli sırlarından birisi SADAKAT'tir.

Eşlerin birbirine karşı ihanet olacak her türlü duygu ve davranıştan uzak durmasıdır. Burada SADAKAT deyince nedense aklımıza hemen cinsellik anlamında bir aldatma gelmektedir. Evet bu tabi ki eşler arasındaki mutluluğu temelinden sarsacak bir depremdir. Gözün ve gönlün eşten başkasına kayma coğrafyasına dönüşmesi depremin fay hattıdır. Eşlerden herhangi birisinin ihanet olacak bir davranışa meyli yuvanın derinlerinde ciddi çatlaklara neden olacaktır. Bunun için üçüncü sır çok önemlidir

Ailede mutluluğun üçüncü sırrı SAMİMİYETTİR.

Samimiyet, eşlerin birbirine karşı gizli ajandalarının olmamasıdır. 

İşte bu husus çok önemlidir. Çünkü samimiyet beraberinde eşlerin birbirine olan güvenini ayakta tutan en önemli sütunlardan bir diğeridir. 

İhanet eden veya etmeyi düşünen insan her şeyden önce şunu iyi bilmelidir; Bu davranışı eşine karşı büyük bir saygısızlık ve sevgisizliktir. Çünkü seven ve saygı duyan bir insan sevdiğinin değerini düşürecek bir yaklaşımın içine girmez, giremez, girmemelidir. Girerse...

Bu noktada ben şunu söylüyorum; Kişinin itibarını iki paralık eden, değersizleştiren bir insanı hala istiyor olmak isteyen kişinin değersizliğinden başka birşey değildir.

Yani eşlerden herhangi birisi ihanetin içine girip sadakati zedeliyorsa o kişi eşinin kişiliğini alt üst ediyor demektir. Çünkü bu şekilde, o kişi şunu söylemektedir; "Senin, kalbimde yerin yok! Başkası benim için daha kıymetlidir." demektedir. 

Aslında bu konuda çok daha vahim olan durum şudur; Aldatan koca, erkek, delikanlı olurken aldatan kadın  o..pu olur. 

Bence o..puluğun cinsiyeti yoktur. Eğer bir davranış fahişelikse bunu yapanın erkek veya kadın olması fark etmez; O kişi o...pudur.

Samimiyet konusunu ileriki yazılarımızda daha detaylı ele alacağız.

Mutluluğun bir diğer sırrı ise SAYGI'dır.

Saygı; evlilikte, eşlerin birbirinin kişilik haklarının korunması hususunda yazılı olmayan sözleşmeleridir.

Eşler asla ailelerinden, işlerinden, fiziki yapılarından, duygularından dolayı birbirini aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunmamalıdır.

Onu küçük görecek, incitecek, aşağılayacak imalardan bile uzak durmaktır. O olduğu için sevmek, o olduğu için itibar göstermek başkalarının yanında özellikle onore edecek yaklaşımlar sergilemektir. 

Eşimizin kendisini yanımızda iyi hissetmesi ona duyduğumuz saygıyı hissettirmekle mümkündür.

Ailede mutluluğun en önemli faktörlerinden bir diğeri de SEVGİ'dir. 

Sevmek; incitmemek, kırmamak, üzmemektir. İncitici davranışlarda bulunan birisinin sevgi iddiası yalandır. Hem sevdiğini söylediğin insanın üzüleceği davranışları gözlerinin içine baka baka yapacaksın hem de onu sevdiğini söyleyeceksin. Yürü ordan yürü! Bu sahtekarlıktan başka bir şey değildir. Sevmek kalbin içten bağlılığıdır. 

Sevgi gözlerdense ihaneti kaçınılmazdır ama kalpten ise gözleri başkasına kör ederek ihanetin, kabalığın, şiddetin her türlüsüne engel olur. 

Evlilikte mutluluğun 7. Sırrı olan S ise SEKS'tir.

Aslında bu bölümü görenler veya okuyanlar hoca ne diyor ya? Konuştuğu şeye bak! diyerek belki de içten bir serzenişte bulunacaktır. Ama söyleyeceğim şeye lütfen dikkat edin; toplumda konuşulması en ayıp konulardan birisi seks, cinsellik gibi konular iken yine en yüksek suç oranları bu konulardan gelmektedir. Yani sorun olan bir şeyi konuşmayarak ortadan kaldırmaktan ziyade onu daha da derinlere gömüyoruz. Allah da, peygamber de bu konuyu konuşmaktan uzak durmamıştır. Çünkü bu konuda gerçekten büyük açmazlarımız vardır. Bazılarımız cinselliği tabulaştırıp onu konuşulmayacak kadar büyük bir günah görürken bazılarımız da onu özgürlüğümüzün bir açılımı olarak görmekteyiz. Bunun sonucunda bazıları yatak odasını sokak, cadde gibi görüp neredeyse günah diye örtüsüyle yatarken bazıları da sokakları yatak odası gibi kullanmaktadır. İşte ailede mutluluğun sırrı olan seks eşlerin birbirinin bedensel ve duygusal dünyalarının farkında olarak birbirine karşı ilgisiz kalmamalarıdır. Yani bedensel ve hazsal haklarını da vermelidir. Eşe karşı ihmal edilen haz duygusu onun duygularının dışarıya yönelmesine neden olarak ailedeki mutluluğun fay hattını oluşturur. 

Aşk ruhların dansı, seks ise bedenlerin. Ruhunu dans ettirmeden bedenini dansa kaldırmak ise sadece mekanik bir itiş kakıştan başka birşey değildir. 

Bu noktada eşler birbirine taciz olacak sert, istem dışı yaklaşımlardan da özellikle kaçınmalıdır. 

Haftaya eşler arasındaki sorumluluğu irdeleyeceğiz. Vakti müsait olanları bekleriz.

Seyit Ahmet Uzun