Sosyal Medyada güvenli dönem başlıyor

Sosyal Medyada güvenli dönem başlıyor

Sosyal Medya kullanıcılarının en çok merak ettiği konular arasında “Sosyal Medya şirketleri kimlerin denetiminde? Sosyal Medya şirketlerinin yurt dışında bulunmasının dezavantajları nelerdir? Sosyal Medya şirketlerinin Türkiye’de ofis açmaları milli güvenlik açısından nasıl bir avantaj oluşturacak? Sosyal Medya üzerinden yönetilen algı operasyonları nasıl önlenecek? Kişisel verileri nasıl koruyacağız? Gibi sorular bulunuyor. Yeni çıkan Dezenformasyon Yasası bu sorunların önüne geçmeyi hedefliyor

Dünyadaki en büyük sıkıntı, internetin denetimsizliği. Bu denetimsizlik internetin anonim olduğu iddiasına dayanıyor. Ancak gerçekte böyle olup olmadığı konusunda tereddütler var. Teyit veya doğrulama mekanizması henüz yok. Bazı şirketler denetimsizlik zemininden düşüncelerini yayıyor. Bunu gören devletler ve özellikle Avrupa Birliği, uygulama ve firmalar tarafından verileri ülke dışına taşımamaları için önlemler alma yoluna gitti.
SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİN YURT DIŞINDA OLMASININ DEZAVANTAJLARI NELER?

Dünyanın her yerinde ve hemen her dilde yayın yapıp o ülkelerde temsilcisi olmayan şirketler, sosyal medya şirketleridir. Buradaki en büyük sorun, devletlerin muhatap alabileceği, bilgi isteyebileceği bir yapının kendi ülkesinde olmaması. Böyle olunca “denetlenemez” bir yapı çıkıyor. Denetlenemeyen bir sistem güvenli değildir. 2022 yılında İrlanda Veri Koruma Komisyonu, Avrupa’daki muhataplarına Facebook ve Instagram’ın sahibi META’nın Avrupa’dan Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) kullanıcı verilerini göndermesini engelleyeceği uyarısında bulundu. Komisyon, META’nın büyük miktarda veriyi ABD’ye aktarmasını engellemek için sert kararlar almaktan kaçınmayacağını duyurdu. META’nın Avrupa Ofisi İrlanda’da bulunuyor. Bu nedenle buradaki otoritelerin aldığı kararlara uymak zorunluluğu var. Kısaca nerede ofis veya şube varsa veriler ile ilgili hesap sormak mümkün oluyor, aksi halde böyle bir imkân bulunmuyor.
 
SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİN TÜRKİYE’DE OFİS AÇMALARI NASIL BİR AVANTAJ OLUŞTURACAK?
İnsanların yatkınlığı, toplumdaki tercihler, bir bölgedeki insanların internette aradığı kelimelerin yoğunluğu, bunlar istihbarat amaçlı kullanıma uygundur. Bir kimsenin terör propagandası içeren paylaşımlarının dolaşıma sokulması; bu mecraların propaganda, adam devşirme alanına dönüşmesi, manipülasyona zemin hazırlayan girişimlerin topluma sosyal medya aracılığı ile sevk edilmesi mümkündür. Bunların tümü ve daha fazlası toplumsal huzur ve milli güvenlik için sorun teşkil etmektedir. Zira toplumsal barışı tehdit eden içeriklerin derhal kaldırılması, toplumu manipüle eden içeriklerin tespiti ve hızlı biçimde engellenmesi için Türkiye’de yerleşik bir muhatabın olması önemlidir.
 
SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YÖNETİLEN ALGI OPERASYONLARI NASIL ENGELLENECEK?
Sosyal medyaya ilişkin tasarlanan yasal düzenlemeler algı operasyonlarına karşı bütünsel bir mücadele konsepti ile yaklaşmaktadır. Düzenleme; hukuk devleti, temel haklar ve düşünce özgürlüğü temel alınarak tasarlanmıştır. Düzenlemenin temel odağı, kamu düzenini, genel sağlığı ve milli güvenliği tehdit eden dezenformasyon ile bağlantılı algı operasyonları ile mücadele etmeyi amaçlamıştır. Bunların dışında suç olan “çocuk istismarı”, “kadına karşı şiddet”, “intihara teşvik” vb. konularda da bir çerçeve mevcuttur. Elbette ki algı operasyonları tamamen bitmeyecektir. Ancak bu yasal düzenleme ile daha etkin ve hukuka uygun mücadele mümkün olabilecektir.
 
ÖNCEDEN NASIL BİR YOL İZLENİYORDU?
Sosyal medya hayatımıza ilk girdiğinde bu alanda herhangi bir denetim mekanizması yoktu. İsteyen istediğini dile getirebilirdi, denetim veya tespiti bulunmuyordu. Sonradan hayata geçirilen düzenlemeler ile sosyal medya biraz daha denetim altına alındı. Hatta son düzenlemeler ile Türkiye’de temsilci bulundurma şartı getirildi. Ancak atanan temsilciler Türk vatandaşı değildi ve Türkiye’de ikamet etme mecburiyeti bulunmuyordu. Dolayısıyla tebligat ve bildirimler yurt dışındaki adreslere yapılıyordu. Son yasa tasarısı ile bu boşluk “T.C. Vatandaşı ve Türkiye’de yerleşik” kimseler ifadesi ile giderildi. Böylece faillerin bulunamaması sorunu ortadan kalkıyor. Peki fail nasıl bulunuyor? Diyelim ki siz bir tweet atıp birisine hakaret ettiniz. Sizin fail olup olmadığınızın tespiti için, kullandığınız hesaptan sizin tweet attığınızın tespiti gerekiyor. Bunun için hesabınız ile kullandığınız internetin IP çakışmasının olması lazım. Bu veri kimde? Twitter’da. Yani bu doğrulamanın yapılabilmesi için Twitter’ın bilgi paylaşması gerekiyor.

SOSYAL AĞ SAĞLAYICILARINA GETİRİLECEK YÜKÜMLÜLÜKLER NELER?

Düzenleme sayesinde sosyal ağ sağlayıcı, kullanıcılara önerdiği içeriklere ilişkin tercihleri güncelleme ve kişisel verilerinin kullanılmasını sınırlandırma seçeneği sunma konusunda gerekli tedbirleri alır ve bu tedbirlere raporunda yer verir. Sosyal ağ sağlayıcı, reklamlara ilişkin içerik, reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi veya grup sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturarak bunu internet sitesi üzerinden yayınlar ve bu hususa raporunda yer vermek zorundadır.
 
DİĞER ÜLKELERLE GÖRE YOLUN BAŞINDAYIZ
İnternet alanında “özgürlük” ve “güvenlik” dengesini koruyan adımlar atıyoruz. Dezenformasyon yasası bu anlamda kıymetli bir adım. Her ne kadar “sansür” iddiaları ile “manipüle” edilse de yapılması gereken budur. Bu adım düzenlediği sektörün standartlarını aşan hukuki bir aykırılık taşımamaktadır. Hiçbir şirkete veya kullanıcıya bir yasak getirmiyor. Mağduriyetlerin arttığı bu çağda devletler anayasal yetkilerini kullanarak bu alanı denetlemek istiyor. Bu denetlemenin içeriği veri güvenliği, kullanıcıların aydınlatılması, hizmet politikası ve kalitesini arttırmaya yöneliktir.