Bir Zam Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok uzaklarda bir Bayan Zam yaşarmış.
Bayan Zam, zengin mi zengin, varlıklı mı varlıklı, bir eli yağda bir eli balda, yediği önünde, yemediği arkasında ünlü Zamzade ailesinin kızıymış.
Ülkenin en tanınmış ailelerinden olan Zamzade ailesinin dediği dedik, çaldığı düdük, açtığı kapı, girmediği delik kalmamış. İşte böylesine varlıklı bir ailenin kızları olan Bayan Zam, güzelliği ile dünyanın dört bir yanına nam salmış. Öyle ki onu duyan diğer ülkelerin ileri gelen gençleri de Bayan Zam’la evlenebilmek, onunla bir yuva kurabilmek için hayal kurarlarmış.
Bu zengin kız, sadece zengin ve şımarık delikanlıların değil, aynı zamanda kırkında avradını horlayan, ellisinde azan, altmışında takla atan ve yetmişinde teneşir paklayanların ve fakir oğlanların da hayallerini süslermiş.
Gel olmuş, git olmuş Bayan Zam bir gün alışveriş için Çarşı-Pazar dolaşırken, satın aldığı sebze ve meyve dolu sepeti taşıyan işçi genci görünce bir anda gözleri yuvalarından çıkmış. Bu gençle yol boyu sohbet eden Bayan Zam, bir görüşte aşık olmuş.
Böylece iki ayrı dünyanın insanı olan “Zengin kız, Fakir oğlan” senaryosu, işte o gün yazılmış ve Türk Filmlerine de konu olmuş.
Masalın sonunu mu merak ettiniz, okuyun o halde. Bizim esas oğlan yani Fakir genç, illa ben bu kızı alırım diye diretince olanlar olmuş. Bayan Zam ile evlenebilme hayali çok ama çok pahalıya patlamış.
Aslında masalın sonunu kötü bitirmek, bu iki seven genci birbirinden ayırmak istemedim, ama Bayan Zam, ailesinin baskısıyla yine kendi gibi varlıklı Zambo ailesinin Zam Baba adlı oğluyla evlendirilmiş. Bayan Zam ile Zam Baba'nın evlendirilmesini kendisine yediremeyen fakir genç, gecenin bir vaktinde bir köşede kahrından ölmüş.
Yıllar sonra boy, boy çocuk sahibi olan Bayan Zam ve Zam Baba çifti çok mutlu olmasalar da, mutluymuş gibi bir ömür yaşayıp gitmişler, hikâyemiz de burada bitmiş.
Mahir Teldüzen