Arkadaşlık Nedir?

Arkadaşlık Nedir?

Arkadaşlık Nedir?

Arkadaşlığın tarihsel köküne baktığımızda şöyle bir yaklaşım sergilenir. Savaşlarda insanlar arkadan gelebilecek herhangi bir tehdit ve tehlikeye karşı arkalarını sağlam bir kayaya veya dağa dayarlarmış. İşte arkalarını dayadıkları bu taşa arka taş, diyorlarmış. Arkadaşlıkta buradan ortaya çıkmıştır. Yani güvenebileceğin, arkanı rahatlıkla dönebileceğin, gözün arkada kalmayacak sağlam bir duvardır.


İnsanlar sosyal bir varlık olarak yalnız yaşayamaz. Sürekli olarak etkileşim içinde olacak birilerine ihtiyaç duyar. İşte bu noktada arkadaşlık insanlık için büyük bir sığınaktır. Arkadaşlık nedir sorusu her insanın sahip olduğu kültür, inanç ve yaşadığı duygusal atmosfere göre farklılık arz eder.


İhanete uğrayan birisi için arkadaşlık, sadakattir. Sorunlarının ağırlığı karşısında yalnız bırakılan için, paylaşımdır. Yanlışları gözardı edilerek sürekli pohpohlanan için, yellehçiliktir/yağcılıktır. Sıkıntısının anlaşılmadığına kanaat getiren için empati kurabilmektir. Aranmayan ve sorulmayan birisi için farkında olunmaktır. Bu tanımları çoğaltmamız mümkündür. Bunların hepsinde ortak nokta yanında olmasıdır. Yani arkadaş her zaman yanında olabilendir. Bununla ilgili çok güzel bir yaşam hikâyesi anlatılır;


Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu.


"Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?"

Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.


"Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma!" Asker ısrar etti. Teğmen:

"Peki... Git o zaman..."


İnanılması güç bir mucize... Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan askere döndü:


"Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez.demiştim. Bak haklı çıktım. Bu zaten ölmüş." dedi teğmen.


"Değdi teğmenim." dedi asker.


-"Nasıl değdi?" dedi teğmen.

"Bu adam ölmüş görmüyor musun?"

"Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için." Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı teğmene:

"Geleceğini biliyordum!" demişti arkadaşı... "Geleceğini biliyordum!"

İşte arkadaşlık ölümüne sevmek ve yanında olabilmektir. İnancını yanlış çıkartmamaktır. Bunun yanı sıra arkadaş şemsiye olmalıdır. Yani kötülüklere, olumsuzluklara karşı bizi koruyan ve zararlı alışkanlıkları engelleyen bir şemsiye olmalıdır.

Arkadaş, kötü ve zararlı davranışlarda, alışkanlıklarda paylaşım demek değildir.

Şayet bizi pozitif düşüncelerden negatif duygulara sürüklüyorsa birisi o bizim arkadaşımız olamaz. Akrepleşmiş insanlar mutlaka zehirini akıtacaktır. O halde akrep arkadaşlardan kaçınmak gerekir. Akrep ve fare arkadaşlık insanı kötülüğe doğru sinsice sürükleyen iki kötü yoldaştır. Çünkü akrep zehirlidir, fare de sinsidir. Nasıl ki fare bir yeri kemirirken orayı uyuşturarak, farkında olmamızı engelliyorsa, fare arkadaşta bizi kötülüğe farkında olmadan yavaş yavaş sürükler.

"İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar." (Kızılderili atasözü) Arkadaşlık ihanete kör, vefaya uyanık olmaktır. Hatırlamadığınız ve hatırlanmadığınız arkadaşlıklar sadece zaman ve şartlarla sınırlı günübirlik birlikteliklerden farksızdır. Çünkü o zaman vefa ölmüş, arkadaşlık bitmiştir.


Arkadaş, sadece işimiz düştüğünde aradığımız birisi olursa, pragmatist bir mantığın sahibi olduğumuzu unutmayalım. Çünkü arkadaş sadece iş görücü değildir. İş görendir ama sadece işimiz düştüğünde hatırladığımız olmamalıdır. Vefa, duygularda sadakat ve sevgide devamlılıktır. İşte arkadaşlık, duygularda sadakat, sevgide içtenlik ve bağlılıkta daim olmaktır.

Seyit Ahmet Uzun