Günün kısa tarihinde iletişim

Günün kısa tarihinde iletişim
Günün kısa tarihinde iletişim
Çocukluğumda evimizde siyah beyaz olan ve sadece bir kanal çeken bir televizyon vardı. O yayınlar da günün belirli saatlerinde olacak şekildeydi. Babam haberler dışında televizyon izletmezdi. Çizgi film izlemeyi çok istiyordum ama babam izin vermediği izleme fırsatımız olamazdı. Neden çizgi film izleyemediğimi sorduğumda, babamın bana “Bu çizgi film şeytan işi” diye söylemişti. Ben de tepki olarak “ Ama sen de izliyorsun” dediğimde ise “Ben haberleri izliyorum. Haberler şeytan işi değil!” diye konuşurdu.
İletişim teknolojileri bakımından günün kısa tarihine baktığımız zaman, eskiye göre büyük değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Hatta şöyle desek daha iyi anlaşılacaktır. Bütün insanlık tarihini bir tarafa; son 50-60 yılı bir tarafa koyalım. Son 50-60 yıl teknolojik gelişme noktasında daha ağır basar galiba. Elektriğin olmadığı günlerden şimdi aklımızın almadığı teknolojilerin olduğu dönemlere geldik. Bizim kuşak bu değişimi ve dönüşümü çok net bir şekilde yaşamıştır ve yaşamaktadır. Bu anlamda eskiyi ve yeniyi kıyaslayabilecek hatıralarımız var.
Elektriğin olmadığını hatırlarım. Köyde elektrik yoktu. Akşam olunca her taraf zifiri karanlık olurdu. Evlerden gaz lambalarının ışıkları süzülürdü. Odalarda gaz lambası altında, insanlar uzun uzun sohbetler ederlerdi. Sohbet ve muhabbetten başka bir şey yoktu. Sözlü kültürün tümüyle egemen olduğu zamanlardı. Büyükler laflarken ben çocuk olduğum için uykuya dayanamaz ve anamın dizinde uyuyakalırdım. Sonra gözümü açtığımda günün aydınlandığını görürdüm. Misafirlikler önemsenirdi. Çalacak kapılar oldukça fazlaydı. Konuşulacak konu da konuşacak kişi de çoktu.
Telefonlar bu kadar yaygın değildi. Köyde muhtarda; şehirde daha hali vakti yerinde olan evlerde telefon bulunurdu. Telefonlara başvurulsa bile seneler sürerdi hattın bağlanması. Bu telefon yokluğunda bütün köylü muhtarın telefonu ile uzaklardaki insanlarla iletişim kurabiliyorlardı. Mahalledeki tek telefon ise o mahallenin iletişim ihtiyacını karşılıyordu. Telefonu olanlar aynı zamanda kamu görevi de görüyordu bir nevi. Komşumuza gidip askerdeki abimle görüştüğümüz çok olmuştur. Bir günden bir güne komşumuzun şikâyet ettiğini ne gördük, ne duyduk ne de hissettik (Allah onlardan razı olsun).
PTT’ye gidip sıra bekleyerek eşimiz dostumuz ile telefon ile iletişim kurmak için epey çaba sarf ederdik. Oradaki kuyruklar dışarıya kadar uzardı. İletişim için bir emek ve maliyet demekti. Ne olursa olsun, bayramda seyranda akrabanın, eşin, dostun sesini duymak çok önemli ve değerlidir. İletişim kurmak için ciddi bir çabanın varlığından bahsedilebilir. Kısaca da olsa selam verilir hal sorulurdu. O bile yeterlidir, bir insanın iyileşmesi ve dünyanın güzelleşmesi için. Telefonun karşısındaki o sıcacık bir ses ile dünyalar bizim olurdu adeta.
Mektuplar yazılırdı bir de. Güzel duygular kâğıda yazılır ve zarfa konulurdu. Uzaktaki akraba ve dostlara mektuplar ihmal edilmezdi. PTT’de mektup yollamak için sıra beklediğim çok olmuştur. Eve postacı geldiğinde evdeki sevinci anlatamam. Tüm aile “Neler yazılmış acaba?” diyerek heyecanla beklerdi. Mektupların içi özlemle dolu olduğu için, duygusal anlar çok yaşanırdı. Gariban annem çok sevinirdi bu mektuplara ve aynı zamanda çok duygulanırdı da. Bu mektupları yazdığım çok olmuştur. Bin bir özenle yazılan bu mektuplar da iletişime verilen değerin göstergesidir. Yani özlem hasret ve sevgi özel bir kâğıda aktarılır ve güzel bir aile fotoğrafı ile beraber zarfa konulurdu. O mektup uzun yolculuklardan sonra sahibine ulaşırdı.
Bir de tebrik zarfları vardı bayramların vaz geçilmezi olan. İnsanlar, bulundukları şehirlerin manzaralarının olduğu kartpostalları sevdiklerine postalardı. Kartpostalların arkasında kısaca not yazmak için alanlar bulunurdu. En özlü ve en güzel şekilde kaleme alınan mesajlar olurdu. O kartpostallar yıllar boyu hatıra olarak saklanırdı.
Aslında iletişim, bugüne kıyasla kısıtlı imkânlar dâhilinde gerçekleşmekteydi. Ama iletişimi değerli kılmak için önemli bir gayret gösterilmekteydi. İletişim için emek verilmekteydi. İnsanlar kişiler arası iletişime önem vermekteydiler. Böylece sevgiler çoğalırken; üzüntüler ise azalıyordu. Geldiğimiz zamanda iletişim kurmak çok kolaylaştı. Ama bir o kadar da birbirimizden koptuk. Diğer bir ifadeyle birbirimizle nitelikli bir iletişim kurmaz olduk ne yazık ki. Bireysel anlamda iletişimlerimizi güzel ve değerli kılmak için çok daha fazla gayret etmeliyiz gibime geliyor.
Osman Utkan