BORÇ BATAĞINDAYIZ

BORÇ BATAĞINDAYIZ

BORÇ BATAĞINDAYIZ

BDDK verilerine göre Türkiye'nin stok bireysel kredi tutarının 874 milyar 300 milyon TL, bireysel kredi müşteri sayısının 34 milyon 119 bin 250 kişi olduğunu açıkladı. Bu sayıya Türkiye'de kredi kartı kullanan kişilerin de dahil olduğu belirtildi. 34,1 milyon kişinin kullandığı bireysel kredilerin; konut kredisi, taşıt kredisi, ihtiyaç-diğer krediler ve bireysel kredi kartları toplamından oluştuğu ifade ediliyor. Pandemi nedeniyle artan ekonomik kriz, icra dairelerindeki dosyaları da kabarttı. Pandemi döneminde yaklaşık 5 milyon icra dosyası açılırken toplam açık icra dosya sayısı ise 22 milyonu aştı.
24 Haziran 2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile yeni sistem hayata girmişti. İşte ne olduysa o günden sonra oldu ve yetkiyi tek bir kişi kullanmaya başlayınca ülkede tüm sistemler çökmeye başladı. Yurttaşlarımız yeni sistemle çift başlılıktan kurtuldu, artık bürokrasi daha hızlı olacak, ülke ekonomisi daha güçlü olacak beklentisi tam tersine dönüştü. Yetki bir kişide toplandı ve yapılan yanlış adımlar ülkeyi her geçen gün uçuruma itti ve şu anda ülke ekonomisi uçurumdan aşağıya doğru düşüyor. 

ÇARŞI-PAZAR YANGIN YERİ
Çarşı-pazardaki alım gücünün düşüşü, kimsenin zikretmeye cesaret edemediği enflasyon gerçeğiyle bizleri yüzleştiriyor. Para politikaları, döviz kurundaki agresif dalgalanmalar ve piyasalar her kanalda bir tartışma programının ana konusu olarak konuşuluyor. Her gün gelen zamlarla milletin üstündeki yük ağırlaştıkça ağırlaştı. Esnaf, memur, işçi ve emeklinin almış olduğu ücretler piyasada eridi. Tencere-tava artık pişemez duruma düştü. Artık vatandaşlarımızın alım gücü o kadar düştü ki ay sonunu bırakın ay ortasına bile zorla varmaktadır.

MERKEZ YANGINA ODUN ATIYOR
Evet kimse ülkesinde yüksek faiz, yüksek döviz kuru ve yüksek enflasyon istemez. Ancak bu işlemlerin belirli bir sistemle yürütüldüğünü de unutmamalıyız. Hükümet temsilcileri her ne kadar Merkez Bankasının bağımsız olduğunu söylese de herkes yürütmenin başından talimat aldığını görmektedir. Durum böyle olunca Merkez Bankası ekonomiye göre karar alamayıp, siyasi görüşe göre karar vermektedir. İşte Merkez Bankasının son iki ayda faizleri 18’den önce 16’a oradan da 15’e düşürdüğünde döviz kurunun nerelere gittiğini görüyoruz. Yüksek kurdan dolayı A’dan Z’ye her ürüne ZAM gelmektedir ve bu zamlar da yüksek enflasyona sebep olmaktadır.
Şimdi aldığı ücretleri eriyen memur, işçi, emeklileri bırakın yüzde 25’i, yüzde 50’yi bile verseniz alım gücü eski seviyede olmayacaktır. Asgari ücretin yılbaşında 4 bin 500 liraya, en düşük emekli maaşının 4 bin liraya ve en düşük memurun maaşının 5 bin 500 liraya çıkması belki biraz nefes aldırır.
Eğer ekonomi yönetimi bu işi yapamıyorsa istifa da bir erdemliliktir. Bir futbol kulübünde teknik direktör başarısız olunca kan değişimi için yeni bir isimle anlaşılır ve takım o psikoloji ile yeni bir ivme yakalar. Biz daha önce ekonomi yönetimin istifasında neler olduğunu görmüştük, boş koltukta bile piyasalara güven gelmişti.